Son Gönderiler

Sözcükte Türler

Sözcük Türleri Konu Anlatımı

Soruda bize hangisi Sözcük Türleri ile ilgili tür, görev bakımından farklıdır diye bir ifade kullanılırsa kelimelerin isim, sıfat, zamir, zarf, fiil … olup olmadığına bakmalıyız.

 İSİM(AD)

Varlıkları karşılayan sözcüklere isim (ad) denir. İsimleri çeşitleri bakımından 3’e ayrılır.

  • Varlığa Verilişine Göre İsimler
    • Tür(cins) Adı
    • Özel Ad
  • Varlıkların Sayısına Göre İsimler
    • Tekil Ad
    • Çoğul Ad
    • Topluluk Adı
  • Varlıkların Oluşuna Göre İsimler
    • Somut İsim
    • Soyut İsim

A) Varlığa Verilişine Göre İsimler

Tür (Cins) Adı: Aynı türden varlıkları karşılayan sözcüklerdir. Kuş, kalem, menekşe, çiçek vs. sözcükler sadece bir varlığı karşılamaz o türe ait olan tüm nesneleri karşıladığı için tür adıdır.

Özel Ad: Tek olan varlığı karşılayan isimlerdir. Burada biriciklik olma ilkesi vardır. Mesela Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye, Ankara, İslamiyet, Ali vs. örneklerimizi söyleyebiliriz. Ali, Ayşe bir sürü olabilir ama Ali benim en yakın arkadaşımdı, cümlesinde benim en yakın arkadaşım olan Ali bir tanedir.

NOT: Güneş, ay, dünya sözcükleri astronomi, coğrafya terimi olarak kullanıldığında özel ad, diğer kullanımları ise tür adıdır.
Mars Dünya’ya göre Güneş’e daha yakındır. (özel ad)
Doktor, güneşte fazla kalmamasını istedi. (tür adı)
Özellikle yazım kuralları sorularında da karşılaşabileceğimiz bir ifade burada cümlenin bilimsel olup olmadığına baktığımızda soruyu çözmüş olacağız. Birinci cümlemiz bilimsel bir cümle olduğu için özel ad diyebiliriz ikinci cümle ise herhangi bir bilimsel niteliğe sahip olmadığı için tür adıdır.

B) Varlıkların Sayısına Göre İsimler

Tekil Ad: Sayıca tek bir varlığı karşılayan isimlerdir. Kalem, kitap, ağaç dediğimizde sadece bir varlığı karşıladığı için tekil isimdir.

Çoğul Ad: Sayıca birden fazla varlığı karşılayan isimlerdir. Dilimizde -lar, -ler eki kullanılır. Kalemler, kitaplar, ağaçlar vs. çoğu birden fazla varlığı karşıladığı için çoğul isimdir.

Topluluk Adı: Çoğul eki almadan birden fazla varlığı karşılayan isimlerdir. Mesela ordu, orman, millet sözcükleri çoğul eki almamıştır ama içinde birden fazla varlığı barındırır. Ordunun içinde birden fazla asker vardır. Ormanın içinde ise birden fazla ağaç olduğu için topluluk adı vardır.

NOT: Bazı sözcükler bazen tekil ad bazen de topluluk adı olarak kullanılabilir.
Meclis yeni dönem için tarın toplanacak. (topluluk adı)
Meclis yarın temizlenecek. (tekil ad)
Birinci cümlede meclis denildiğinde bakanlar, milletvekillerini barındırdığı için topluluk adı, ikinci cümlede ise tek bir bina anlamında kullanıldığı için tekil addır.

C) Varlığın Oluşuna Göre İsimler

Somut Ad: Beş duyu organımızın herhangi biri ile algılayabildiklerimizdir. Örneğin; Rüzgâr, ses, koku, hava, ışık sözcüklerini duyu organlarımızla algılayabildiğimiz için somut diyebiliriz.

Soyut Ad: Beş duyu organımızın herhangi biri ile algılayamadıklarımızdır. Örneğin; Aşk, nefret, sevgi, hüzün, kin, sevinç ifadelerini duyu organlarımızla algılayamadığımız için soyut addır.


ZAMİR (ADIL)

Zamirler isimlerin yerini tutan sözcüklerdir. Zamirleri 2’ye ayırabiliriz.

zamirler adılar sözcük türleri

A) Sözcük Halindeki Zamirler

Sözcük olarak ismin yerini tutan sözcüklerdir.

  1. Kişi Zamiri: İnsan isimlerinin yerini tutan sözcüklerdir.
  • Ben: 1. Tekil Kişi Zamiri
  • Sen: 2. Tekil Kişi Zamiri
  • O :   3.  Tekil Kişi Zamiri
  • Biz 1. Çoğul Kişi Zamiri
  • Siz: 2. Çoğul Kişi Zamiri
  • Onlar: 3. Çoğul Kişi Zamiri

Örnek:

  • Sen onunla neden konuşmuyorsun?
  • Onları bana vermelisin.
    • Birinci cümlede sen zamiri karşımızdaki kişinin adının yerini tutuyor mesela sen dediği Ayşe olsun, onunla dediği daha uzağımızda olan Ali’yi kastetmiş olalım. Ayşe, Ali’yle neden konuşmuyorsun? Sorusunu da sorabilirdik bunun yerine zamirleri tercih etmiş olduk.
    • İkinci cümlede bana zamiri benim adımın yerini tuttuğu için kişi zamiridir. Onları zamirine dikkat etmeliyiz onları derken insan isminin yerini mi tutuyor yoksa insan dışındaki bir varlığın yerini mi tutuyor? Bu cümlede onları dediği mesela poşetler, evraklar, kalemler olabilir. Bu nedenle onları işaret zamiridir.

NOT: İşaret zamiri ile kişi zamirini birbirine karıştırmamalıyız.
Onları toplantıya davet etmelisin.
Cümlesinde insan isimlerinin yerini tuttuğu için kişi zamiridir.

2. İşaret Zamiri: Varlıkları yerini işaret yoluyla tutan sözcüklerdir. O, bu, şu, onlar, bunlar, şunlar, öteki, beriki, öbür vs. İşaret zamirlerimizdir.

Örnek:

  • Uzun bir zamandır burada oturuyorum.
  • Bunları buraya kim bıraktı?
  • Ben ötekini çok beğendim.
    • Burada ifadesi mahalle, bina gibi sözcüklerin adını işaret yoluyla tuttuğu için işaret zamiridir.
    • Bunları ifadesi mesela kitapların yerini tutabilir. Burada ifadesi ise masanın yerini tutabilir.
    • Öteki derken elbisenin yerini tutabilir. Koyu renkteki sözcüklerin hepsi zamirdir. İsmin yerini işaret yoluyla tuttuğu için işaret zamiridir.

3. Belgisiz Zamir: Belgisiz yani belirsiz demektir. İsmin yerini belli belirsiz sözcüklerin tutmasıdır. Birkaç, birçok, çoğu, kimi, bazı, tüm, bütün, bazıları, hepsi vs. Sözcükler ismin yerini tutarken belirsiz bir şekilde tutmaktadır.

Örnek:

  • Öğrencilerden birkaçı ödevini yapmıştı.
  • Dün biri seni sordu.
  • Sınavda soruların bazısı zaman almıştı.
    • Birkaçı belirsiz yani belgisiz bir sözcüktür. Buradaki cümlede birkaçı öğrenciyi nitelemez yani birkaç öğrenci demiyor bize cümlede bu nedenle sıfat olamaz. Öğrencilerin birkaçı derken mesela 4’ü 5’i kastı olabilir ama kesinliği yoktur ismin yerini tuttuğu için belgisiz zamirdir.
    • Biri denildiğinde kim olduğunu bilmiyoruz belirsizdir. Belli belirsiz ismin yerini tuttuğu için belgisiz zamirdir.
    • Bazı sözcüğü ismin yerini tuttuğu için belgisiz zamirdir.

4. Soru Zamiri: İsmin yerini soru yoluyla tutan sözcüklerdir. Kim, ne, hangi, kaç, kaçı, nereye, nerede, hangisi vs. Sözcükler ismin yerini soru yoluyla tuttuklarında soru zamiri olur.

Örnek:

  • Size gelirken ne alalım?
  • Akşam kaçı yemek yememiş?
  • Tatil için nereye gidiyorsunuz?
    • Soru sözcüklerine cevap verecek olursak birinci cümlemize kalem alın diyoruz. O halde ne kelimesinin yerini kalem tutmuştur, soru yoluyla tuttuğu için soru zamiri diyebiliriz.
    • İkinci örnekte aynı işlemi yapabiliriz 2’si yememiş diyoruz. İkisi sözcüğünün yerini kaçı soru yoluyla tuttuğu için soru zamiridir.
    • Ayvalık’a gidiyorum, dediğimizde nereye sözcüğünün yerini ismin tuttuğunu söyleyebiliriz.

B) Ek Halindeki Zamirler

Zamirlerin isimin yerini tutan sözcükler olduğunu artık biliyoruz. Burada da aynı durum söz konusu ama bu sefer ismin yerini tutan ifade bir ek olacağı için bunlara ek halindeki zamirlere demiş olacağız. Ek halindeki zamirleri 2’ye ayırabiliriz.

  1. İyelik Zamiri

İyelik eklerinin sahiplik bildiren ekler olduğunu biliyoruz. Bu ekler sahiplik bildirirken kişi zamirinin yerini tuttuğu için ek halindeki zamir oluyor.

Örnek:

  • Arabamın tekerleklerinin havası inmiş.
  • Elbisesi ona çok yakışmış.
    • Birinci cümlede arabanın benim olduğunu -m 1. tekil iyelik ekinden anlayabiliyoruz. Burada benim kullanılmamış onun yerine ekle sağlandığı için iyelik zamiri diyebiliriz.
    • İkinci cümlede elbisenin ona ait olduğunu -(s)i 3. tekil iyelik ekinden anlayabiliyoruz. Onun zamirinin kullanmak yerine iyelik ekiyle bu anlam verildiği için iyelik zamiridir.

2. İlgi Zamiri: İlgi zamiri denildiğinde aklımıza mutlaka –ki eki gelmelidir. -ki eki ismin yerini tutarak ilgi zamirini oluşturur.

Örnek:

  • Onun çantası benimkinden ağır.
  • Bizim okul sizinkinden daha başarılı.
    • Birinci cümlede benimki derken benim çantam anlamındadır. -ki çanta sözcüğünün yerini tuttuğu için ilgi zamiridir.İkinci cümlede sizinki derken sizin okul anlamındadır. -ki okul sözcüğünün yerini tuttuğu için ilgi zamiridir.

Konu anlatımları, sınav tavsiyeleri, rehberlik ve motivasyon içerikleri, güncel duyurular… Kunduz Blog, sınava dair ihtiyacın olan tüm içerikleri sana sunuyor. Şimdi e-mail bültenimize ücretsiz abone ol, hiçbir içeriğimizi kaçırma!

SIFAT (ÖN AD)

İsmi renk, durum, şekil bakımından niteleyen sayı, soru, belgisizlik, işaret yönünden belirtendir. O halde sıfatları 2’ye ayırabiliriz.

sıfatlar niteleme sıfatları belirtme sıfatları

Niteleme Sıfatı

-İsme sorulan nasıl sorusunun cevabıdır.
-Unutma daima isme soracaksın ve isimden önce aramalısın.

  • Çamurlu yollarda bata çıka ilerliyor.
  • Martıların acı çığlıkları gitmiyor kulaklarımdan.
  • Ufak bir tilkidir, kaçak ve kurnaz.

Belirtme Sıfatları

1)Sayı Sıfatı: İsme soracağımız kaç, kaçıncı, kaçar, kaçta, kaç …? sorularına cevap verir. 5’e ayrılır.

  • Asıl Sayı Sıfatı: İsme sorulan kaç sorusunun cevabıdır.
    • İki öğrenci, beş kalemi, üç elma
    • Kaç öğrenci? iki: asıl sayı sıfatı   
  • Sıra Sayı Sıfatı: İsme sorulan kaçıncı sorusunun cevabıdır.
    • İkinci öğrenci, sonuncu yarışmacı, ilk gün
    • Kaçıncı öğrenci? İkinci: sıra sayı sıfatı
  • Üleştirme Sayı Sıfatı: İsme sorulan kaçar sorusunun cevabıdır.
    • Dörder öğrenci, üçer elma
    • Kaçar öğrenci? Dörder: üleştirme sayı sıfatı
  • Kesir Sayı Sıfatı: İsme sorulan kaçta kaç sorusunun cevabıdır.
    • Yüzde yirmi zam, çeyrek altın, yarım ekmek
    • Kaçta kaç zam? Yüzde yirmi: Kesir sayı sıfatı
  • Topluluk Sayı Sıfatı: İsme sorulan kaçız, kaçlı sorusunun cevabıdır.
    • İkili grup, üçüz çocuk
    • Kaçlı grup? İkili: Topluluk sayı sıfatı

Not: Bazı sıfatlar hem niteleme hem de belirtme sıfatı alabilir.
Bursa’da eski bir cami avlusu
Eski niteleme sıfatıdır. Bir belirtme sıfatıdır.

Not: Bir sözcüğünün yerine iki, üç, dört … sayısı gelebiliyorsa sayı sıfatıdır. Bir sözcüğünün yerine herhangi bir geliyorsa belgisiz sıfattır.
Sizde sadece bir gün kalabilirim.
Elbet bir gün anlayacaksın.
Birinci cümlede bir sözcüğü sayı sıfatıdır. İkinci cümlede bir sözcüğü belgisiz sıfattır.

2)Belgisiz Sıfat: İsim belli belirsiz tamamlayan sözcüklerdir. Birkaç, çoğu, kimi, bazı, birkaç, herhangi bir …

  • Gözü kara olanlar, çoğu zaman başarıyı yakalar.
    • Zaman isimdir. Çoğu belirsiz bir sözcüktür. Çoğu sözcüğü ismi belli belirsiz belirttiği için belgisiz sıfattır.
  • Her eser yaşadığı toplumun yollarına tutulmuş bir aynadır.
    • Eser sözcüğü isimdir. Her, eseri belirterek belgisiz sıfat olarak kullanılmıştır.
  • Kimi ümitleri yel alır gider.
    • Ümit isimdir. Kimi sözcüğü ümit ismini belirterek belgisiz sıfat olmuştur.
  • Mağara irili ufaklı birçok göl barındırır.
    • Göl isimdir. Birçok kelimesi belli belirsiz bir sözcüktür ve gölü belirtmiştir. Bu nedenle birçok belgisiz sıfat olur.

Çoğu, kimi, her, birçok kelimeleri belirli net bir sayıyı vermediği için ismi belirttiği için belgisiz sıfattır.

3) İşaret Sıfatı: İsmi işaret yoluyla belirten sözcüklerdir. Bu, şu, o, onlar, bunlar, şunlar, öteki, beriki, öbür …

  • Bu yangın yerinde soğul kül var.
    • Yangın isimdir. Bu yangını işaret ettiği için işaret sıfatıdır.
  • Şu küçük dükkân arı kovanı gibi çalışıyordu.
    • Dükkân isimdir. Nasıl dükkan dediğimizde küçük niteliğini belirttiği için niteleme sıfatıdır. Şu ise dükkanı belirttiği için işaret sıfatıdır. Dükkan adı hem niteleme hem de işaret sıfatı almıştır, diyebiliriz.
  • Benim öteki durakta inmem gerekiyordu.
    • Durak isimdir. Öteki sözcüğü durak kelimesini işaret ettiği için işaret sıfatıdır.

Adlaşmış Sıfat

Niteleme sıfatları çekim eki alarak veya almadan niteledikleri ismin yerine geçecek şekilde kullanılabilir. Bu sözcüklere ‘adlaşmış sıfat’ denir.

  • Yaralı, annesini görünce sevindi.
    • Yaralıdan kasıt yaralı adam, yaralı sıfattır. Adam düşmüş, yaralı adlaşmış sıfat olarak kullanılmıştır.                     
  • Makineleri kontrol ediyor, bozukları bir kenara ayırıyordu.
    • Bozuklukları ifadesinden bozuk para kastı vardır. Bozuk sıfattır. Para kelimesi düşerek sıfatın adlaşmasını sağlamıştır. Bozuklukları ifadesi üzerine çekim eki (-ları) alarak adlaşmış sıfat olur.

Unutma: Adlaşmış sıfat iki şekilde gerçekleşir bazı sorularda bunun ayrıntısını sorabilir. Çekim eki alarak veya almadan olabilir. Birinci örneğimizde çekim eki almamış, ikinci örneğimizde çekim eki almıştı.

İlgi Eki (Sıfat Yapan –ki)

Yer ve zaman bildiren sözcüklerden sonra getirilen –ki eklendiği sözcüğü sıfat yapar. Buradaki –ki yapım ekidir.

  • Yarınki maç,   Yerdeki halı,   Duvardaki saat
  • Manav, kasadaki çürükleri çöpe atıyordu.

4) Soru Sıfatı

İsmi soru belirten sözcüklerdir. Ne, hangi, nasıl, kaç, kaçar …

  • Yarın üniversitede ne sınavına girecekmiş?
    • Ne sözcüğü sınav sözcüğüne sorulmuştur. İsme sorulduğu için soru sıfatıdır.
  • Yazarın hangi romanı çok okunuyor?
    • Hangi sözcüğü roman kelimesine sorulmuştur. Roman kelimesi isimdir. Hangi isme sorulduğu için soru sıfatıdır.
  • Toplantıya kaç kişi gelecek?
    • Kaç sorusu kişi sözcüğüne sorulduğu için isimden önce geldiği için soru sıfatıdır.

Dikkat! Soru anlamı hangi türden sözcükle sağlanmıştır diye sorulduğunda dikkatli çözelim.
Toplantıya kaç kişinin geleceğini biliyor musun?
Cümlede soru sıfatı vardır; fakat soruyu soran mı/mi soru edatıdır. Unutma soruda soru sıfatı var mıdır diye sormaz soru anlamı neyle sağlanmıştır? diye sorar bu soru kalıplarında cümlelerde mı/mi varsa kesinlikle soruyu mı/mi soru edatı sorar.

Not: Ne sözcüğü soru sıfatı, soru zamiri, soru zarfı olarak kullanılır
Ne = Niçin = Zarf
Ne gün geleceksin? -İsme sorulduğu için sıfattır.(Soru sıfatı)
Ne alacaksın bize? -İsmin yerini tuttuğu için zamirdir.(Soru zamiri)
Ne dikilip duruyorsun? – Eyleme sorulduğu için soru zarfıdır.(Soru zarfı)

ZARF (BELİRTEÇ)

Fiil, fiilimsi, sıfat, zarfları tamamlayan sözcüklerdir. Sözcükleri durum, zaman, miktar, yer-yön, soru bakımından tamamlar. Zarfları 5’e ayırabiliriz.

1.Durum Zarfı (Niteleme Zarfı)

Eylemi, eylemsiyi durum bakımından tamamlayan sözcüklerdir. Yani eylem ya da eylemsiye soracağımız nasıl sorusuna cevap veren sözcüklerdir.

  • Buraya kadar oturarak gelmişti.
  • Hızla çıkıp gideni gören olmamış.
  • Hür doğdum, hür yaşarım.
  • Zarfı bulurken cümlede önce fiil ya da fiilimsi aramalıyız. Birinci cümlede fiil gelmiş ifadesidir. Fiile nasıl gelmiş? Diye sorduğumuzda oturarak cevabını alıyoruz. Öyleyse oturarak eylemi (fiili) durum yönünden tamamladığı için durum zarfıdır.
  • Cümlede fiil, fiilimsi bakıyorduk. Olmamıştı fiil fakat nasıl sorusuna cevap vermiyor yani nitelediği bir şey yok. O halde fiilimsi arıyoruz Çıkıp ifadesindeki ekten fiilimsi olduğunu anladık. Fiilimsiye nasıl çıkıp? Diye sorduğumuzda hızla cevabını alıyoruz. Öyleyse hızla fiilimsiyi tamamladığı için zarf olur, diyebiliriz.
  • Cümlede doğmak ve yaşamak eylemlerine nasıl sorusunu sorduğumuzda hür ve hür cevabını alıyoruz. Bu cümlede de fiili durum yönünden tamamlayan iki kelime olduğuna göre bu cümlede iki tana durum zarfı vardır, diyebiliriz.

2. Zaman Zarfı

Eylem ya da eylemsiyi zaman bakımından tamamlayan sözcüklerdir. Eylem, eylemsiye sorulan ne zaman sorusuna cevap verir.

  • Onunla ben dün görüşmüştüm.
  • Hafta sonu sokağa çıkma yasağı geldi.
  • Okullar eylülde açılacak.
    • Birinci cümlede görüşme zamanının ne zaman yapıldığını sorduğumuzda dün cevabını alıyoruz, dün zaman zarfımız olmuş oluyor.
    • İkinci cümlede eylemin ne zaman yapıldığını soruyoruz. Yani ne zaman gelmiş hafta sonu, haliyla hafta sonu zaman zarfımız oluyor.
    • Üçüncü cümlede açılacak eylemine ne zaman sorusunu sorduğumuzda eylülde cevabını alıyoruz, eylül cümledeki zaman zarfımız oluyor.

3. Yer-Yön Zarfı

Eylem ya da eylemsiyi yer-yön bakımından tamamlayan sözcüklerdir. Eylem, eylemsiye sorduğumuz nereye? Sorusunun cevabıdır. Ama her nereye sorusu bize yer-yön zarfını vermez buna dikkat etmeliyiz.

Yer-yön zarflarımız ‘ileri, geri, aşağı, yukarı, öte, beri, içeri, dışarı’ dır. Asla çekim eki almazlar. Alırlarsa isim olurlar.
İleriye, geride, aşağıya, yukarıdan, öteyi … ifadeleri çekim eki aldığı için yer-yön zarfı olamaz, isimdir.

Çocuklar oyun oynamak için dışarı çıktı.
Çocuklar oyun oynamak için dışarıya çıktı.

  • Biraz hava almak için dışarı çıkacağım.
  • Az öte git, ben de oturayım.
  • Arabayı az ileri park ettim.
  • Yer-yön zarfını bulurken mutlaka yukarıdaki notu göz önünde bulunduruyoruz. Birinci cümlede çıkacağım eylemine nereye sorusunu sorduğumuzda dışarı cevabını alıyoruz. Dışarı bir ek almadığı için yer-yön zarfı görevindedir, diyebiliriz.
  • İkinci cümlemiz iki yüklemi bulunduğu için sıralı bir cümle. Oturayım eylemine nereye sorusunu sorduğumuzda cevap alamıyoruz, bu nedenle git eylemine nereye sorusunu soruyoruz. Öte cevabı ek almadığı için yer yön zarfı oluyor.
  • Üçüncü cümlede park etmek eylemine sorduğumuz nereye sorusu ileri cevabını vermekte, çekim eki almadığı için yer-yön zarfı oluyor.

4. Miktar Zarfı (Azlık-Çokluk Zarfı)

Eylemleri, eylemsileri, sıfatları, zarfları miktar yönünden tamamlayan sözcüklerdir. Eylem, eylemsi, sıfat ya da zarfa soracağımız ne kadar sorusunun cevabıdır.

Az, çok, biraz, azıcık, oldukça, daha, en, epeyce… sık kullanılan miktar zarflarıdır.

  • Küçük çocuk oyuncağının kırıldığını görünce çok ağladı.
  • Dünkü işleri onu epeyce yormuştu.
  • Çok konuşan, çok yanılır.
  • Çok güzel bir bahçede kahvaltı yaptık.
    • Birinci cümlede ağlamak eylemine ne kadar sorusunu sorduğumuzda çok cevabı alıyoruz. Çok eylemin miktarını belirttiği için miktar zarfı oluyor.
    • İkinci cümlede yormuştu eylemine ne kadar sorusunu sorduğumuzda epeyce cevabını alıyoruz. Epeyce miktar zarfı oluyor.
    • Üçüncü cümlede yanılır eylemine ne kadar sorusunu sorduğumuzda çok miktarını verdiği için miktar zarfımız olur. Cümlede konuşan sıfat fiiline ne kadar sorusunu sorduğumuzda çok cevabını alıyoruz. O halde çok fiilimsinin miktarını belirtmiştir, diyebiliriz.
    • Dördüncü cümlede yaptık eylemine ne kadar sorusu sorduğumuzda cevap alamıyoruz. Cümle içinde eylem dışında farklı türden sözcüğü tamamlayan bir zarf olabilir. Güzel sözcüğü bahçeyi nitelendirerek sıfat olmuştur. Zarfların sıfatları da tamamladığını biliyoruz. Sıfata, güzel sözcüğüne ne kadar sorusunu sorduğumuzda bize çok miktar zarfını veriyor.

Miktar zarfı ile üstünlük zarfını karıştırmamalıyız. Üstünlük zarfı olabilmesi için mutlaka sözcükten sonraki kelimenin zarf olması gerekiyor.

Bunun daha güzel rengi yoktu. (daha, güzeli tamamlayarak miktar zarfıdır.)
Bugünlerde daha fazla uyuyordu. (daha, fazla zarfını tamamlayarak onun derecesini artırır.)

5. Soru Zarfı

Eylemleri soru yoluyla belirten sözcüklerdir.

Nasıl, ne zaman, ne kadar, nere, neden, niçin, niye, ne …

  • Bu sınav ne zaman yapılacak?
  • Buraya kadar nasıl geldiniz?
  • Köy yolları neden kapanmış?
  • Orada ne dikilip duruyorsun?
    • Birinci cümlede ne zaman sorusunu yapılacak eylemine sorduğu için soru zarfıdır.
    • İkinci cümlede nasıl sorusunu gelmek eylemine sorduğu için soru zarfıdır.
    • Üçüncü cümlede neden sorusu kapanmış eylemine sorulduğu için zarftır.
    • Dördüncü cümlede ne sorusu dikilip durmak eylemine sorulduğu için soru zarfıdır.

Unutma! Ne sözcüğünün yerine niçin geliyorsa zarf olduğunu biliyorduk.
Ne = Niçin > Zarf

EDAT (İLGEÇ)

 Tek başına anlamı olmayan kullanıldığı cümleye anlam katan sözcüklerdir.

Gibi, sanki, göre, kadar, için, üzere, tek, bir, değil, -e doğru, -e karşı, -e rağmen, -den dolayı, -den başka, -den ötürü … sıkça kullanılan ilgeçlerdir.

Yalnız, ancak yerine sadece gelirse edat olur.
Yalnız, ancak yerine ama gelirse bağlaç olur.

İle yerine ve gelebiliyorsa bağlaçtır.
İle yerine ve gelemiyorsa edattır.

  • Yağmur birazdan dinecek gibi.(Tahmin/olasılık anlamı katar.)
  • Annesi gibi o da çok sessizdi. (Benzetme anlamı katar.)
  • Kamyonu gördüğü gibi adımını geriye attı.(Tezlik anlamı katar.)
  • Kendime göre bir elbise bulamadım. (Uygunluk anlamı katar.)
  • Bana göre bu sorular çok kolaydı. (Görecelik anlamı katar.)
  • Seni görmek için buraya geldim. (Amaç anlamı katar.)
  • Otobüs kalmak üzere. (Zaman anlamı katar.)
  • Akşama doğru hava soğudu. (Zaman anlamı katar.)
  • Çantama ancak bir kitap daha sığar.( Sadece anlamı katar.)
  • Müdür yalnız onu çağırmış. (Sadece anlamı katar.)
  • Konuları sabaha karşı yetiştirebildim. (Zaman anlamı katar.)
  • Bir kepçeyle boşaltıyordu sıcak suyu. (Araç anlamı katar.)

BAĞLAÇ

Sözcükleri, söz öbeklerini, cümleleri birbirine bağlayan unsurlardır.

Ve, veya, ya da, yahut, veyahut, ile, yalnız, ancak, ama, fakat, lakin. Bile, dahi, ki, öyleyse, oysa, madem, mademki, meğer, ne…ne, gerek…gerek, ister…ister, ya…ya, hem…hem … şeklinde bağlaçlarımız vardır.

  • Ders çalışamıyorum; çünkü çok gürültü var.
  • Hem annesini hem babasını aramış.
  • Ali bile onlarla görüşmüyor.
  • Akşamları evde çay içeriz veyahut meyve yeriz.
  • Ya bu işin üstesinden geleceğim ya da memlekete geri döneceğim.
  • Ne uyuyabiliyorum ne de ders çalışabiliyorum.(olumsuzluk anlamı katar)
  • Hava çok soğuktu yalnız o pek üşümüyordu.(ama anlamı katar.)
  • Büyük sözü dinle ki yanlış yapmayasın.
  • Bize uzun ve heyecanlı bir masal anlattı.
  • Eski evimiz küçüktü, burası ise oldukça geniş.

Sözcük Türleri: ÜNLEM

Sevinme, coşma, kızma, acıma, şaşma, korkma gibi duyguları anlatan sözcüklerdir.

  • Vah vah, zavallı pek de gençmiş!
  • Eyvah! Yemek yandı.
  • Ee, sonra ne olmuş!
  • Yapma be! Kaçırdık golü.
  • Tüh, kocaman balığı kaçırdık!
  • Vay be! Ne güzel araba.


kaynakça: kunduz.com

Hiç yorum yok